27 Nis 2010

ANLAT!!!

Anlat anlat deli gönlüm, anlat yaz yüreğinden ... Anlat




anlat deli gönlüm,



anlat



yaz yüreğinden geleni,



saklama dilinde bırak dökülsün



yar duymaz ise,kalem duysun kağıt duysun



anlat



ne zaman dinecek yürekde ki fırtına boran,ne zaman



ne zaman gökyüzünün maviliği dolacak gönlüme,



ne zaman öpeceğim kirpiğinin karasından



taze baharda kışı yaşamadan



Anlat



anlat dağlara taşlara,



anlat



yankılansın derin vadilerde feryadım,



haykır ağaçlara dallara



gül bilmez ise,arı bilsin bal bilsin



anlat



anlat ki,karanlıklar aydınlansın güneşin parlaklığın da



hüzünler yansın dökülsün yüreğimin kuytularından şehrin sokaklarına,



anlat



anlat deli gönlüm



anlat



Belki ağlıyordur pencerenin ardın da



kendi yanlızlığında boğuyordur hıçkrıklarını



ne düşler akıyordur göz yaşlarından,



anlat



eski bizi anlat



eskimeyen izlerimizi,



anlat deli gönlüm anlat susturma yüreğini



anlat...

TUFAN GENÇ

25 Nis 2010

TÜKENİYORUM

Dudağımın kenarında kırık bir gülümseyiş
gözümün doğrusunda hazin  bir bekleyiş
öylece donmuş beden, 
üşüyorum...
Günler soluyor  her gün ufukta
her karanlığın gecesinde
zindanlarda yüreğim  sensiz sessiz,
üşüyorum...
Gönül,  gönül koymuşta bilen varmı?
umutlar yorulmuş  bezgin,dualara küskün
ellerim,  sıcağına hasret
üşüyorum..
Kayan yıldızların gölgesinde gece ölgün,
gün solgun  güneşe rağmen
üşüyorum...
Deniz kızgın ,ağzı köpük  köpük
Deniz de bir kum tanesi gibiyim
dalgalarla savruldukça eriyor  cismim
küçülüyor yok oluyor
  tükeniyorum...

*Gül*

2 Nis 2010

KAÇ KENDİNDEN.



Uzanmış elleri tutamadım ,

bakan gözlerdeki umudu göremeden,,,
ben yalnızlığa alışamadım

başkaları ilede paylaşamadım hayatı...
Düşmekten korkarak koşamazsın,

oysa nasılda uzaklaşmak için can atıyor duygular...

Kendimle pazarlığım biitmiyor artılar, eksiler karmakarışık ...
Ben varken hiç olmamış onca yaşanmışlık,,,

her biri bir yerde tarumar darmadağınık...
Hayatı ezbere yaşamışım ki silinmiş birşey kalmamış ne yazık...
Kaç kendinden kaç!!!
olurmu bu, insan kendinden kaçabiirmi?

Yoğrulmuşken tam da bu derken var gibi olmak...

Oysa çoktan yok olmuşsun
sesiz çığlıklarda bağırarak...
Ağlamak sızlamak neye, bu nasıl bir ruh hali?
Yıllar yüklenmiş dağ gibi omuzlarında öyle ağır ezilirken bedenin,,,

akıtarak kanını canın çekiliyorken damarlarından...
kaç kendinden kaç zavallı!!!

Ödediğin bedellerde yok olmuşluğun,,,

tokat gibi çarparken yüzüne ...
Senden önce varacağını biliyorsun

bu kaçışın seni neye, nereye götüreceğini...
Aynaya bakmaya korktuğun o çehre sana ait kaçamazsın...
bin kere yüzbin kere inkar etsende,,,

sen sende öyle bir kalmışsın ki ne etsen silemeyeciğin biçimde...
Kaç sen kaçtığını zannederek,,,

kendine koşmaya devam edeceksin ne çare...
Hayat bu herşeyden var içinde...

Sen dünü bugünü yarını gelecek yapmaya uğraş ki,,,

tökezleyip düştüğünde canın çok yanmasın...

Yalnızlığın senin tek can yoldaşın,,,

bu yolda aldığın darbeler kendinle kucaklaşmanda vesile olacak,,,
kaçacak yer olmadığını anlayacaksın,,,

sen sende hep vardın hepde olacaksın...


*GÜL*